27 Kasım 2011 Pazar

Dostum Aptülika Kuzguncuk Sahaf'ta Sohbette




Dostum Aptülika'nın ( Aptülkadir Elçioğlu ) Kuzguncuk Sahaf'ta Sohbette Dünya Nimetlerinden Malt Mı Yoksa Yediğimiz Başka Bir Halt Mı ? Dediği Andır

KUZGUNCUK SAHAF'TA AHMET ÜMİT VE APTÜLİKA İMZA GÜNÜ









Aptülika ve Ahmet Ümit 11 Aralık 2011 Pazar günü saat 16.30'da Kuzguncuk Sahaf'ta ( Kuzguncuk Kitapçısı) Başkomiser Nevzat çizgi romanını imzalayacaklar.
İcadiye cad. İnci Çayırlı sk. 8 / a Kuzguncuk Üsküdar

26 Kasım 2011 Cumartesi

Julie L. Horan Tuvaletin Sosyal Tarihi



Julie L. Horan Tuvaletin Sosyal Tarihi
1. Baskı 1997 Milliyet Yayınları
190 Sayfa

Marge Piercy Zamanın Kıyısındaki Kadın


Çeviri : Füsun Tülek
1. Baskı 1992 Ayrıntı Yayınları
365 Sayfa
***

Zamanın Kıyısındaki KadınMarge Piercy'nin 1976 yılında yayınlanan ütopik romanıdır. Orijinal adı Woman On The Edge of Time'dır.
Zamanın Kıyısındaki Kadın'da sosyal adaletfeminizm konuları zaman yolculuğu teması ile örülerek işlenir.

Stanislav Lem Solaris


Stanislav Lem Solaris
Çeviri : Mehmet Aközer
1. Baskı 1995 Kavram Yayınları
229 Sayfa

J. D. Salinger Çavdar Tarlasında Çocuklar


J. D. Salinger Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çeviren : Coşkun Yerli
1. Baskı 1997 YKY
208 Sayfa

Otto Keil & Osmanlı Dönemi 1900 Başları Kitapçı Etiketi Librairie Internationale


1900 başları Beyoğlu İstiklal caddesinde kitapçılık yapmış olan Otto Keil isimli şahsın dükkan etiketi
Şimdiki Alman Kitabevi

22 Kasım 2011 Salı

Pragmatism William James





Pragmatism
A New Name For Some Old Ways Of Thinking
Popular Lectures On Philosophy By William James
New Impression
1916 Longmans, Green, And Co
309 Page
Hardcover

An Introduction To The Philospohy Of Religion By John Caird, D.D LL.D



An Introduction To The Philospohy Of Religion
By John Caird, D.D LL.D
New Edition
Glasgow
1891 James Maclehose And Sons
343 Page
Hardcover

Yer Tarlabaşı 1930'lu Yılar


Neil Postman Televizyon : Öldüren Eğlence


Gösteri Çağında Kamusal Söylem
Çeviri : Osman Akınhay
1. Baskı 1994 Ayrıntı Yayınları
179 Sayfa
***
Televizyon bir cazibe merkezi olarak hayatımızın baş köşesine oturdu. Yirmi dört saat yayın yapan kanallarda tam bir görüntü sarhoşluğu yaşıyoruz. Alışkanlıklarımız, konuşma biçimimiz, ilişkilerimiz televizyona endekslendi sanki. "Eğlenceli", "renkli" bir hayat yaşamaya başladık. Resmi ideolojinin yasaklıları, toplum kıyısında yaşayanlar bütün "giz"leriyle evlerimizde artık. Kameralar pervasızca mahremiyetimizin en ücra köşelerine giriyorlar. Şiddetin bütün türleriyle tanıştık. "Reality Show"larla kan ve acının da bir satış değeri olduğunu, reklam alabileceklerini öğrendik. Kapitalizmin en temel özelliği olan rekabetin insanları nasıl vahşileştirdiğini, iğrençleştirdiğini gördük.

Armand Mattelart Beyin İğfal Şebekesi


Çeviri : Işın Gürbüz
1. Baskı 1995 Ayrıntı Yayınları
323 Sayfa
***
1980'li yıllar 'iktisadi aklın' rönesans yıllarıdır! Neo-liberalizmin vatanı Amerika'nın öncülüğünü yaptığı 'eşitlik yerine özgürlük' sloganının, aslında şirketler için 'ticari ifade özgürlüğü'nden başka bir şey olmadığı ortaya çıkmış, kutsallaştırılmış bir kavram olan 'piyasa' bireysel ve kolektif hayata sızarak, demokrasi ve özgürlüğün gündelik hayattaki yaşama alanlarını tahrip etmiştir. 'Yükselen değerler'in en gözde mesleği olan reklamcılık, 'seçkin', 'bireyci' girişimcilerinin, bütün dünyayı işgal eden gazeteleri, pembe dizileri, yarışma programlarını, uydu yayınlarını 'becerikli' bir biçimde kullanması sayesinde dünyayı tek bir imge pazarına dönüştürmüş, cilalı ürünlerin satılması için beyinlerin standartlaşmasını, iğfale uygun hale gelmesini sağlamıştır. Alınan, satılan şeyin, isim, marka ve hayale dönüştüğü günümüzde 'alış-veriş' bile sahiciliğini yitirmiş, simülatif bir 'değiş tokuş'a dönüşmüştür. Saatchi Saatchi, Young Rubicom vs. gibi reklam şirketleri girdikleri uluslararası ittifaklarla askerlerin ve devlet adamlarının yapamadığını başararak dünyayı global bir imparatorluğa dönüştürmüşlerdir. Cuntaların halkla ilişkilerini üstlenip, demokratik girişimler aleyhine kamuoyu hazırlayan ve her türlü partinin seçim kampanyasını yürütebilenler, yeni dünya düzensizliğinin 'parlak' aktörleri olan reklamcılardır. Coca Cola, Pepsi Cola, Adidas, Nestle, McDonald's, Sony, Marlboro, Levi's gibi markaları dünyanın her yerinde mevcut ve 'arzulanır' kılan; aynı ürünü değişik ülkelerde farklı imajlarla pazarlayan, hayali ihtiyaçlar yaratanlar yine reklamcılardır. Üçüncü dünya ülkelerinde ise reklam saldırgan bir modernliğe dönüşmüştür. Cips, corn flakes hamburger ve gazozlu içecekler yüzünden doğal beslenme alışkanlıkları yok olmuş; mısırın anavatanı olan Meksika mısır ithal eder duruma gelmiş; Brezilya dünyanın en önemli portakal ihracatçısı iken besleyici hiçbir özellik taşımayan Fanta Orange tüketiminde birinci sıraya çıkınca, nüfusun büyük çoğunluğunda C vitamini eksikliği görülmüştür. Reklamcılıkla ilgili kitapların, insanları yuppiliğe özendirilmek amacıyla yayımlandığı günümüzde, Mattelart'ın çok sayıda örnekle beslenen bu ciddi ve sabır ürünü araştırması, yeni ve eleştirel bir muhalefet anlayışının inşasına imkân sağlamaktadır. Hayatı, 'yükselen değerler'in cazibesinden uzak durarak anlamak isteyenler; ilanların, kliplerin, reklam filmlerinin sahte parıltısından başka kaygılar taşıyanlar ve beyinlerinin nasıl, niçin ve kimler tarafından iğfal edildiğini merak edenler için vazgeçilmez bir kitap... Beyin İğfal Şebekesi. 

John Keane Medya Ve Demokrasi


Çeviri : Haluk Şahin
1999 Ayrıntı Yayınları
182 Sayfa
***
Medya ve Demokrasi, yirmi yılı aşkın bir süredir ülkemizde de baş döndürücü bir hızla gelişen medyanın, toplumların kültürel ve siyasal hayatında yol açtığı değişimler üzerine yayınlanmış en kapsamlı çalışma. Sivil toplum ve devlet ilişkileri alanındaki araştırmalarıyla ün kazanmış bir siyaset kuramcısı olan John Keane, akademik çevrelerin ele almaktan titizlikle kaçındığı medya sorunu siyasal analizin konusu haline getirerek bir yandan siyaset teorisini 'medyatik'leştirirken öte yanda da medyayı 'politik'leştiriyor. Bu çalışma, medya ve demokrasinin iç içe tarihsel gelişimini ele alarak günümüzde yakıcı önem kazanmış bir dizi soruya yanıt arıyor: Medya holdinglerinin küresel 'deregülasyon' eğiliminin kapsamlı bir eleştirisini ortaya koyuyor. Pazar yanlısı liberal söylemin tuzaklarından da ustalıkla kaçınıyor. Böylelikle Keane, yurtaş hakları ekseninde imgelediği demokrasi ideali ile hem pazar liberalizmi hem de otoriter devletçilik arasına net bir sınır çiziyor. Medya ve demokrasinin iç içeliğini vurgulayan Keane için medyasız demokrasi kadar demokratik olmayan medya da mümkün değildi. O halde, günümüzün kültürüne hâkim olan iktidar yanlılığı, tek-tiplik, bayağılık ve sığlığın kökleri, bu iki kavramın kopuş noktalarında aranmak durumundadır. Bu kitabın başlıca önerisi olan kamu yararı iletişim modeli ise, görünmez iktidarı açığa vuran, 'farklı yaşam biçimlerini, zevkleri ve görüşleri' çoğullukları içinde kucaklayan yeni bir 'toplumsal sözleşme' zeminin için bir çağrı niteliği taşıyor. 

Paul Feyerabend Bilgi Üzerine Üç Söyleşi


Çeviri : Cemal Güzel - Levent Kavas
1. Baskı 1995 Metis Yayınları
187 Sayfa
***
"Felsefeciler en aşırı karmaşaların ardında açık seçik ilkeler bulabilmekle övünürler. Çağcıl felsefe, bu bakımdan daha güvençsiz olmakla birlikte yine de karmaşık olayların ardında açık yapılar bulunduğu düşüncesini korur. Birtakım felsefeciler (ama toplumbilimciler, ozanlar bile) metinlere buna uygun biçimde yaklaşır; mantıkça onaylanabilir bir yapının parçası durumuna sokulabilecek bileşenler arayıp bu yapıyı geri kalanları yargılamakta kullanırlar.
"Bu girişim başarısızlığa yazgılıdır. İlkin, bilgiye önemli katkılarda bulunan bilimlerde karşılığı bulunmamasından ötürü. İkincileyin, 'yaşam'da karşılığı olmamasından ötürü...
"...Düşünceler, tıpkı kelebekler gibi, yalnızca varolmakla kalmaz; gelişir, başka düşüncelerle ilişkiye girer, etkide bulunurlar... Platon düşüncelerle yaşam arasındaki uçurumun söyleşiyle aşılabileceğini düşünmüştü - kendisince, geçmiş olayların yüzeysel bir anlatımı olan yazılı söyleşiyle değil değişik ortamlardan gelen kişiler arasında gerçek, sözlü bir alışverişle. Söyleşinin denemeden daha esinleyici olduğuna ben de katılıyorum. Savlar, uslamlamalar üretebilir. Savların, uslamlamaların işin içinde olmayanlar ya da başka bir okuldan uzmanlar üzerindeki etkilerini gösterebilir, bir denemenin ya da kitabın gizlemeye çalıştığı açık uçları ortaya serer, en önemlisi yaşamımızın en sağlam olduğuna inandığımız parçalarının kuruntuluğunu tanıtlayabilir. Sakıncalı yanı, bütün bunların yaşayan kişilerin, gözlerimizin önündeki eylemlerinde değil, kâğıt üzerinde yapılması. Yine bir tür arıtkan etkinliğe katılmaya çağrılıyoruz, başka sözler kullanırsak, yine yalnızca düşünmeye çağrılıyoruz. Yine, 'salt' bilgi de içinde olmak üzere, yaşamlarımızı gerçekten biçimleyen düşünce, algı, duygu arasındaki savaşlardan çok uzağız..." – Paul Feyerabend

Paul Feyerabend Vakit Öldürmek


Çeviri : Nedim Çatlı
1. Baskı 1997 Ayrıntı Yayınları
180 Sayfa
***
Paul Feyerabend 1994'ün sonlarında Otobiyografi'sine ve hayata hemen hemen ayın zamanda son noktayı koydu. Onu, başlıkları gibi içerikleri de kışkırtıcı olan Özgür Bir Toplumda Bilim, Akla Veda ve Yönteme Karşı kitaplarının yazarı olarak tanıyoruz. Geçmişini hatırlamak için yazmaya başladığı otobiyografisinde, bu kitaplardaki düşüncelerin hazırlandığı mutfağı gördüğümüz gibi, çocukluğundan ölümüne kadar geçen süre içindeki aşk, iş, sanat ve düşünce hayatıyla ilgili çok samimi itiraflarını da buluyoruz. Feyerabend basit gözlemlerin bile dünya görüşleriyle çarpıtılabileceği konusunda bizi uyarıyordu; bilmenin ve yaşam tarzının pek çok yolunun olduğunu; bilimin kamu denetimine açılması gerektiğini; anlatılmak istenilenin bilimin kuru dili yerine 'ucuz roman' diliyle belki de daha iyi anlatılabileceğini söylüyordu. Akla ve bilime bağnaz bir şekilde bağlılığın tehlikelerini gösterirken, bir yandan, akılla ve bilimle öteden beri iyi geçinememiş, ancak toplumdaki prestiji nedeniyle bu konularında desteğini almak zorunda kalmış fikir sefaleti içindeki bir kesime de 'Yoksa aradığımız o mu?' dedirtmişti.

Paul Feyerabend Özgür Bir Toplumda Bilim


Çeviri : Ahmet Kardam
1999 Ayrıntı Yayınları
299 Sayfa
***
Bilim düşmanı! akıl düşmanı! Anarşist!.. Feyerabend, 1975 yılında yayımlanan Yönteme Karşı adlı yapıtıyla bu ve benzeri suçlamalara hedef olurken aynı zamanda geniş bir tartışmayı da başlatıyordu. Elinizdeki Özgür Bir Toplumda Bilim'de ise bir yandan Yönteme Karşı'nın başlatmış olduğu bu tartışmayı tekrar ele alarak daha da geliştirmekte, öte yanan da bilim alanındaki tezlerini toplum alanını da kapsayacak biçimde genişleterek özgür bir toplumda bilimin ve bilim adamının rolünün ne olması gerektiğini tartışmaktadır. Feyerabend'e göre bilim, son iki yüzyıldaki göz kamaştırıcı başarılarına rağmen ne hakikatin tılsımlı anahtarıdır ne tümüyle akılsaldır ne evrensel yöntem ve usüllere bağlıdır ne kusursuzdur ne de her zaman insanın yanındadır. Bilim başarısını aklın sınırlarını aşmasına, bilim felsefecilerinin evrensel oduğunu iddia ettikleri yöntemlere, kurallara ve usllere uymamasına, 'bilimsel akılsallık' ya da 'bilimsel yöntem' denen canavarlardan uzak durmasına, kısacası yaratıcı ve kültürel çoğulluktan yana oluşuna borçludur. Toplumdaki diğer geleneklerden (ideolojilerden) hiçbir ayrıcalığı olmaması gereken 'Batı bilimi', dünyanının her yerinde rakipsiz bir egemenlik kurmuştur. ama bunun nedeni akılsal oluşu ya da içsel üstünlüğü değil; devletle bütünleşerek bütün diğer kültürleri, değerleri, yöntemleri, usulleri, 'akıldışı', 'bilimdışı' ilan ederek yok etmiş olmasıdır. Rakipsiz bırakan zafer her zaman yozlaştırıcıdır. Bilimin hakikat konusundaki tekelci konumunu (tıpkı bir zamanların din adamları gibi) 'geçim kapısı' haline getirmiş 'aydınlar'da toplumun yapısını belirleyen, neyin doğru olup olmadığı konusunda fetva veren, herkese ne yapması gerektiğini söyleyen, hakkında hüküm verdikleri halkın denetimi dışında kalmayı başaran ayrıcalıklı bir ideolojinin savunucuları haline dönüşmüşlerdir. Bu tekel, Batı toplumlarnda hem bilimin kendisi hem de demokrasi için bir tehdittir. Eğer özgür bir toplum arzulanıyorsa bilim adamlarının çalışmaları halkın denetimine açılmalı, devletle bilim de birbirlerinden ayrılmalıdır. Feyerabend'in bu yapıtını okurken yalnızca 'bilimin kusursuzluğu' konusundaki önyargılarınıza indirilen yetkin ve güçlü darbelere tanık olmakla kalmayacaksınız; Tanzimat'tan bu yana pozitivist bilimci bağnazlıkla dinsel bağnazlık arasındaki çatışmanın içine sıkışıp kalmış Türkiye'de, bu soruna, yok edicilikten ve kopyacılıktan uzak; çoğulcu, özgürlükçü ve özgün çözümler bulma yönündeki arayışlara katkıda bulunabilecek sayısız kışkırtıcı argümanla da karşılaşacaksınız.

Paul Feyerabend Akla Veda


1. Baskı 1995 Ayrıntı Yayınları
385 Sayfa
Özgürlükçü düşüncenin en önemli isimlerinden olan Feyerabend bu kitabında: Putkırıcılığını son kerteye vardırıyor. Akıl'la vedalaşıp onu "azat ediyor." Amacı ne peki? Tarihi, aydınlıkla karanlığın amansız savaşı diye görenlerin sandığı gibi bizi "ortaçağ karanlıkları"na döndürmek, hatta "mağara adamı"na çevirmek mi istiyor? Akılcılığa karşı dogmatizmi mi savunuyor; "kahrolsun bilim", "yaşasın din " mi diyor? Hayır!
Feyerabend doğmatizmden değil kültürel çeşitlilikten yana !

19 Kasım 2011 Cumartesi

SIHHAT BİLGİSİ '' Kaptanlar İçin ''



SIHHAT BİLGİSİ '' Kaptanlar İçin ''
Dr. Celal  Sonat
Yüksek Denizcilik Okulu Doktoru ve Sıhhat Bilgisi Öğretmeni
T. C. Ulaştırma Bakanlığı Yüksek Denizcilik Okulu
1946 HÜSNÜTABİAT MATBAASI
204 Sayfa - Ciltli
Yazarından İmzalı

OM MANİ PADME HUM



Om Mani Padme Hum
Asaf Halet Çelebi
Adam Yayıncılık'ta 1. Basım 1983
66 Sayfa
***
CÜNEYD
Bakanlar bana
Gövdemi görürler
                   Ben başka yerdeyim

Postmodernism Frederic Jameson


Postmodernism Or, The Culture Logic Of Late Capitalism
1992 Duke Universty Press - Durham
438 Page

Masochism


Coldness and Cruelty By Gilles Deleuze
Venus İn Venus By Leopold von Sacher-Masoch
1991 ZONE BOOKS New York
293 Page

Love İn Action





Love İn Action
The Sociology Of Sex
Dr. Fernando Henriques M. A.
Chapter Head Designs By Rosamund Seymour
1960 MACGIBSON & KEE
LONDON
432 Page Hardcover

Napoleone Twist Joe Di Bruno ( Erotik Kapaklı Bir 45'lik )


A. Napoleone Twist
B. Bha Bha Twist
Vedette Records Milano

Elvis Presley Just Because



Elvis Presley Just Because
Epa - 9656
45 Extended Play
RCA